Yağmur devam ediyordu Thomas'la birlikte kitaplarımızı altıdıktan sonra Olivander's Asa Dükkanına geldik. Şimdi asamı alıcaktım eğlenceli olucaktı buna eminim, Thomas etrafına bakınıyordu herşeyi inceliyordu baya ilgisini çekmişti "Kimse yok mu" dedim. Ses soluk çıkmadı tekrar seslendim "Merhaba Bayan Brown tıpkı anneniz asasını almaya gelmiş gibi hissediyorum" dedi ben ise şaşırdım. "Annemi tanıyormuydunuz" , "Elbette tanıyorum anneniz çok zeki bir büyücüydü zekanız gözlerinizede yansımış" dedi ve "Kalbinizde babanız gibi bunu görebiliyorum Cesaretiniz dilinizden değil yüreğinizden geliyor" dedi. Biraz şaşırdım şakınlığım yüzümede yansımıştır eminim buna, "Anneniz ve Babanız harika insanlardı, Kim olduğunu bilirsin sen ile savaşta çok başarılıydılar vaftiz babanız Dean babanızı Elvis'ın en yakın arkadaşıydı ama malesefki Kim olduğunu bilirsin sen daha güçlüydü daha hızlıydı ama babanız ve anneniz oldukça cesurdu sende onlara çekmişsin" dedi. "Kim olduğunu bilirsin senin bi adı var dimi adını söylemekten korkmayın çünkü ben korkmuyorum" dedim. "Emma aynı baban gibisin cesursun, ama başını belaya sokmayıda başarıcak gibisin bunu yapma" diye cümlelerine devam etti. "Bay Olivander ben buraya bunları konuşmak için gelmedim, asamı almaya geldim" dedim. "Tamam Bayan Brown dedi hemen raflardan bi asa çıkarttı ve sallayın dedi. Asayı salladım ve vazonun kırıldığını gördüm. "Belliki olmadı" diye devam etti Bay Olivander raflardan bi asa çıkarttı asayı elime verdikten sonra kenara çekildi, Asayı salladım ve beyaz bi ışık belirdi Bay Olivander "Bu babanızın asasıydı Bayan Brown ona çok iyi bakın" dedi "Teşekkür ederim Bay Olivander" diyerek çıktım. Yolumu Cübbe Dükkanına çevirdim ...