|
|
| Yeni bir başlangıç. | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Lawrence Slorkié Hufflepuff I. Sınıf
Galleon : 50 Mesaj Sayısı : 35 Nerden : Şeker kamışlarının içinden.
| Konu: Yeni bir başlangıç. Çarş. Ağus. 08, 2012 6:55 am | |
|
. Lawrence Slorkié & Erica Etheldreda
| |
| | | Lawrence Slorkié Hufflepuff I. Sınıf
Galleon : 50 Mesaj Sayısı : 35 Nerden : Şeker kamışlarının içinden.
| Konu: Geri: Yeni bir başlangıç. Çarş. Ağus. 08, 2012 6:57 am | |
|
Yüzünde ufak bir tebessüm ile güne mutlu bir şekilde açmıştı okyanus mavisi gözlerini küçük büyücü. Esneyerek kollarını geriye doğru atarken, yataktan kalkma vakti çoktan gelmişti onun için. Aslında onu uyandıran şey, aşağıdan gelen amcasının o karizmatik sesi olmuştu. Kahvaltıyı hazırlamış olmalıydı ki, bu durumda acele etmesi gerekiyordu. Onu bekletmeyi pek sevmezdi genç adam. Yavaşça yatağından doğrulup ayağa kalktı. Dolabına doğru ilerleyip kapağını açarak içerisindeki kıyafetlerini çıkardı. Kıyafetlerini değiştirdikten sonra dolabın kapağını kapattı ve kapıya doğru yönelerek adımlarını başlattı. Kapıya geldiğinde sağ elini kapı koluna doğru atarak oradan destek alıp üzerindeki uyku mahmurluğunu atmak üzere banyonun yolunu tuttu. Lavaboya yaklaştığında musluğu açıp akan suyu avuçlarına doldurduktan sonra yüzüne serpti. Soğuk suyun etkisi öylesine çabuk olmuştu ki, okyanus mavisi gözleri fal taşı gibi açılmıştı sersem görüntüsünden kurtulup. Elini havluya doğru atarak onu yakaladıktan sonra yüzüne doğru götürüp kuruladı. Diş macununu alıp hafifçe ucuna bastırdıktan sonra diğer elini de diş fırçasına atıp ikisinin ucunu birleştirerek macunu fırçaya sürdü ve fırçayı ağzına götürdü. Nazik hareketler ile dişlerini fırçalamayı sürdürürken bir yandan da bugün yapacaklarını düşünüyordu. Artık Hogwarts için hazırlık yapması gerektiğinden ufak tefek prosedürleri genişleterek her şeye daha ayrıntılı bir şekilde bakıyordu. İlk olarak eşyalarını alması gerektiğini düşünüyordu. Gelen kabul mektubunun ek sayfasında yer alan eşyaların çoğunu nereden alacağını biliyordu genç adam. Diagon Yolu'na gitmesi gerekti fakat onu götürecek birinin olmasını isteyecekti Marquéz amcası. Bundan adının Larry olduğu kadar emindi küçük büyücü. Dişlerindeki macun kalıntılarını da su ile temizledikten sonra banyonun kapısından dışarıya adım atarak köşede bulunan ahşap merdivenlerin yolunu tutmuştu. Merdivenden aşağıya iner inmez etrafı gözleri ile kolaçan ederken üzerinde binbir çeşit içerik bulunan kahvaltı masası gözünden kaçmamıştı tabi ki. Masada oturan amcası ve yanında da en yakın arkadaşı Raphaél ona doğru gülümseyen bir ifade ile bakarken amcasının her zaman ki sevecen bakışları onu kahvaltı masasına çeken bir başka nedendi. Amcasını her şeyden çok seviyordu küçük büyücü. Ailesinden tek kalan kişinin o olması nedeniyle de değildi bu. Amcası onun her şeyiydi. Çok iyi anlaşıyorlardı ve ona baktığında parıldayan gözleriydi aslında kendini ona bağlayan. Masaya doğru yaklaşarak sandalyeyi çekip oturdu. Kahvaltısını ederken bir yandan da muhabbet ediyorlardı ve amcasının söze başlaması ile pür dikkat onu dinlemeye koyulmuştu. "Evet Larry, Hogwarts mektubun geldiğine göre artık sırada ne olduğunu tahmin ediyorsundur sanırım. Eşyalarını almak için Diagon Yolu'na doğru bir yolculuk seni bekliyor. Seni götürmeyi her ne kadar istesem de, Bakanlıktaki işler bu sıralar oldukça yoğun ve Raphaél daha tecrübesiz olduğundan onu bu işte bulundurmuyorlar. Yani onun zamanı boş. Ve ben düşündüm ki, eğer sen de istersen Diagon Yolu'na seni Raphaél'in götürmesini istiyorum. Tabi senin için de bir sakıncası yoksa? Ne diyorsun?" Bunun olacağını biliyordu küçük büyücü. Daha az önce banyoda dişlerini fırçalarken bile aklına gelmişti. Fakat Raphaél amcasının olacağı aklına gelmemişti ne yazık ki. Yine de seviyordu onu ve onunla da fikirleri uyuşuyordu Larry'nin. "Aslına bakarsan, fena fikir değil Marquéz Amca. Dediğin gibi zaten yakın zamanda Diagon Yolu'na gidilmesi şart. Ve bunu ne kadar erken yaparsak o kadar iyi. Raphaél Amca bunun için gerçekten iyi bir tercih. Fakat ben artık büyüdüğümü düşünüyorum. Ve uç uç tozu kullanarak gidebilirim. Bildiğim yerler sonuçta. Herhangi bir problem olacağını sanmıyorum." dedikten sonra tebessüm ederek amcasına baktı. Ufak bir muhabbetin ardından kahvaltısına devam ediyordu küçük büyücü. Düzenli ve dengeli besleniyordu. Ve zinde olması için muhteşem bir kahvaltı yapması şarttı. Kahvaltısı sona ererken amcasının sözleri üzerine masadan kalkarak ona doğru yürüdü. Amcasının işe gitme saati gelmişti ne yazık ki. Ona doğru giderek yaklaştı ve amcasına veda ettikten sonra Rafe ile onun cisimlenip bir toz bulutu olmalarını izledi. Büyüyünce o da bunu yapabilecekti. Tabi ki Hogwarts'da eğitimini alması gerekiyordu öncelikle. Bunun için de temelini yani alışverişi gerçekleştirmesi şarttı. Gözlerini ilerideki şömineye doğru dikmişti bir anda. Ona doğru hafif adımlarla yaklaşıp elini onun üzerindeki ufak kaba doğru elini uzatıp içindeki tozu avuçladı. Şöminenin üzerinde duran Hogwarts mektubu ekini de eline aldı. Ve yavaş adımlarla şöminenin içerisine girip elindeki tozu yere bırakırken "Diagon Yolu" demişti normal bir ses tonuyla. Yeşil alevlerin etrafını sarması üzerine o anda değiştirdiği boyutun sesleri sarmıştı kulaklarını. Kalabalığı hissetmeye başlamıştı. Ve bu kalabalık o kadar da hayra alamet değildi. Şömineden dışarı adım atmasıyla birlikte elindeki kağıt havalanarak kalabalığa doğru ilerledi. Ufak çaplı bir kovalamaca sonrası kağıt bir yerde durmuştu. bir bacağa yapışmıştı. Ve bu bacağın sahibi de ona doğru bakmaktaydı bu sırada.
| |
| | | Erica Etheldreda Slytherin I. Sınıf
Galleon : 50 Mesaj Sayısı : 98
| Konu: Geri: Yeni bir başlangıç. Cuma Ağus. 10, 2012 6:27 am | |
| out: uzun zamandır rp yapmıyorum, resmen ilkokul bir rpsi ahah biraz saçmalamış ve başlarda uzatmış olabilirim ama yazmaya başlayınca duramadım. bir de ilk rp diye biraz bilgilendirmeli falan oldu başı, okumasan da olur Puslu mavi gözleriyle yine aynı derecede solgun olan dışarıyı gözlüyordu tavana uzanan camın yanında küçücük kalmış sarışın kız. Güneş yeni yeni Londra'nın tepelerinin ardından kendini göstermişti fakat bu Erica için pek de bir şey ifade etmiyordu. Çünkü artık beklediği günler gelmişti ve dışarıdan belli etmese de içinde gizlenen heyecanı geceleri onu sadece bir kaç saat uyutuyordu. Gerçi Erica hiçbir zaman çok uyuyan bir çocuk olmamıştı. Sabahları otomatik olarak erkenden kalkar ve geceleri de geç saatlerde yatardı. Erken kalkıp geç yatmasının sebebi ise belki de ailesiydi. Onların daha uyanmamış ya da uyuyor olduğu saatler kafa dinlediği saatlerdi çünkü. Yalnız kalabildiği her zaman onun için çok değerliydi. Biraz sessizlik, biraz huzur. Ne ablasının melek yüzü ardından sürekli sevgili kardeşini düşündüğünden yaptığı şeyler ve sonrasında dinlemek zorunda olduğu mütevazi sözler vardı; ne de ailesinin sürekli bir şey yapmasını söyleyen fakat nasılsa başarılı olamayacak imasını içeren iğneli ses tonları. Bu hafta onun için güzel bir haftaydı. Ailesi, nasılsa Erica da sene boyunca Hogwarts'da olacak diye, Fransa'ya taşınma kararı almışlardı. Alex'in (Erica'nın ablası) okul öncesi hazırlıklarını etkilemesin diye taşınma işlemini de yazın ortasında yapma kararı almışlardı. Normal koşullarda Erica'nın üzülmesi gerekiyordu bu duruma. Ne de olsa ablası iki senedir o okuldaydı ve zaten mükemmel ötesi olduğu için hiçbir şeyi yanlış yapmıyordu ve duyduğu heyecana da 'tatlı heyecan' diyordu. İlk kez okula başlayacak olan Erica'ydı. Yardıma ihtiyacı olduğunu kimse mi fark edemiyordu yani. Cidden ailede bu kadar silik bir çocuk muydu? Evet. Fakat kendisi zerre üzüntü hissetmiyordu aksine mutluydu. Karakteri oturmaya başladığında neden böyle olduğuna akıl sır erdiremeyen ve kofti olsa bile kendisine daha çok merhamet edeceklerini düşündüğü Etheldreda ailesi o kadar da kötü sayılmazdı aslında. Kendileri gittikleri zaman Erica'yı yalnız bırakmayı düşünmemişlerdi mesela. Aile ile pek alakası olmayan ama Etheldreda soyadını taşıdığı için Erica gibi zorla kabul edilen Elmira Etheldreda'nın yanına bırakılacaktı bu süre içerisinde Erica. İki ucube yanyana nasılsa ilerde bir patlamaya sebep olurlardı ve Etheldreda adı temizlenebilirdi diğer aile üyelerine göre. Herkes onun bir kaçık olduğunu düşünse de, Erica severdi Elmira'yı. Asylum adında Londra'da bir çayhane işletiyordu ve Victorian dönem düşkünlüğü yüzünden evi de çayhanesi de size sanki bir soyluymuşsunuz hissi veriyordu. Şu anda da zaten Elmira'nın evindeydi. Gotik bir mimarisi olan bu ev bir büyücü mahallesinde değildi. Yakınlarda bulunan muggle köyünde bu ev için perili diyorlardı ve Erica'nın hissettiğine göre Elmira bu durumdan oldukça eğleniyor gibiydi. 'Sonunda.' Elmira'nın pembe kızıl saçları sisli havanın içinde göründüğünde Erica bir hızla kalktı ve akşamdan okuyor olduğu kitabı düşürerek aşağıya koştu. Gösterdiği heyecana kendisi de şaşırmış olsa da aldırış etmeyerek iki gündür evde olmayan Elmira'yı kapıda karşıladı. Çayhanesi için yeni tatlar arayışında olan kadın 2 gündür Asya taraftarında olmalıydı. Kendisini bir yük olarak görmesini istemediği için Erica, evde yalnız kalacak olmanın bir problem olmadığını söylemişti -ki zaten ailesi sürekli bunu yapardı- ve Elmira da onun zaten yeterince büyümüş olduğunu ve kendi başına idare edebileceğini bir gülümsemeyle söyleyerek evden ayrılmıştı. Erica, Elmira'nın bir arayışa çıktığında aylarca gelmediğini daha öncelerden biliyordu. Bu iki günlük gezi Erica'ya kendini önemli hissettirmişti. Elmira'nın normalde Erica olduğu için gitmek istemediğini fakat Erica kendini kötü hissetmesin diye sadece iki günlük gidip geldiğini düşünüyordu. Kahvaltı çabuk asa hareketleri ile masada hazırlanırken Elmira da çay yapmaya girişmişti her zamanki gibi. Bu boşlukta Erica da koşarak odasına çıktı ve Hogwarts mektubuyla beraber masaya geri döndü. Daha önce birçok kez okumuş olsa da Elmira, Erica'nın heyecanını anlayışla karşıladığından belki de onuncu kez mektubu okumasına izin vererek çayını yudumlamaya başladı. Bu kadar tekrar etmesine rağmen alışverişte kesin bir şeyler almayı unutacağını biliyordu çünkü bu onun huyunda vardı. Kahvaltı, hazırlanma işleri bittikten sonra beraberce Londra'ya indiler. Elmira alışverişte yanında bulunmakta ısrar etse de, Erica çayhanenin boş kalmasını istemediğini söyleyerek onu başından savdı. Elmira'yı sevdiği için bu davranışı yüzünden kendini kötü hissetmişti fakat bu sorumluluğu kendi almayı istediğinden yalnız kalması gerekliydi. Cebindeki Galleonları şıngırdatarak Diagon Yolu'nun başında duruyordu şimdi. Ailesi neyse ki para konularında dışlamıyordu onu. Sonuçta bir Etheldreda'ydı ve iyi görünümlü, gösterişli, malzemeleri kaliteli olan bir Erica, diğerinden daha kabul edilebilirdi. Hem Erica Etheldreda ismini duyanlar, kıza şöyle bir baktığında Etheldreda ailesinin zengin olduğunu anlayacaktı ve bu aile için büyük bir ego tatminiydi. Nereden başlayacağını bilemeyen kız dar sokakta kalabalığın içerisinde her zamanki gibi silik bir biçimde ilerliyordu. Sağ tarafta, kendine Nimbus 2000 alınmasını isteyen çocuk sahte gözyaşları dökmeye çabalarken; diğer tarafta da yine dükkanların önünü kapatan bir sürü insan bulunuyordu. Elmira'yı göndermesi bir hata gibi geliyordu şimdi. Ne yapacağını şaşırmış bir halde -yüzünden okunmuyordu tabi- sokağın ortasında dururken bacağında bir şey hissetti. Hayvan dükkanından kaçmış olan sürüngen biçimli, üç gözlü, tüylü bir şeyin bacağını kemirmeye hazırlandığını görmeyi beklerken bir Hogwarts mektubu görmesi onu hayal kırıklığına uğratırken saçlarının arkaya arkaya savrulup yüzünü sıcak bir hisle okşayan rüzgarın geldiği aynı yönden bir çocuk çıkageldi. Eğilerek mektubu aldı ve sahibi olduğunu düşündüğü çocuğa doğru ilerledi. Biraz koşmuş olduğu yüzünün renginden belli oluyordu. Resmi bir ifadeyle mektubu çocuğa uzattı. 'Bunu mu arıyordun?'Çocuk mektuba elini uzatmış alacakken mektubu geri çekti. Üzerinden bir türlü atamadığı laf sokma huyu dilinin ucunda tetikte bekliyordu. 'Daha alışverişte bu kadar dikkatsizsen Hogwarts'ta ne yapacaksın bilemiyorum doğrusu. Daha kitaplarını alamadan, kitaplardan öğreneceklerinin hayalini kuranlar bu duruma düşer işte. Tabi her zaman kaybettiğin şeyleri benim gibi geri verecek insanlar da olmayabilir. 'Dedikten sonra mektubu çocuğa verdi. Kendi çapında laf soktuğunu düşünerek birazcık eğlenmişti. Eğer bütün yıl böyle devam ederse bulmayı umut ettiği arkadaşlar yerine bir sürü düşmanı olacaktı. Mektubu uzattığı sağ elini tekrar uzatarak 'Ben Erica. -soyadını söylememeyi uygun bulmuştu- Senin de benim gibi ilk senen olduğunu düşünüyorum?''Bu çaylaklığına bakılırsa' diye eklememeyi son anda başarabilmişti. | |
| | | Lawrence Slorkié Hufflepuff I. Sınıf
Galleon : 50 Mesaj Sayısı : 35 Nerden : Şeker kamışlarının içinden.
| Konu: Geri: Yeni bir başlangıç. Cuma Ağus. 10, 2012 11:09 pm | |
| edit: fazla uzatamadım açıkası. umarım düşündüğüm kadar kötü değildir.
Ufak çaplı koşuşturma sonucunda yorulduğu her halinden belli oluyordu. Yüzündeki ufak kızarıklıklar da bunun bir göstergesiydi. Bu konuda tamamen amcasına benzediğini düşünüyordu. Marquéz'inde yüzü en ufak bir yorgunluğunda kıpkırmızı kesilmekteydi. Genetik bir durum olduğu tamamen açık bir şekilde ortadaydı bu yüz kızarmasının. Mektubu gözü ile izleyip bulduğu için şanslıydı fakat şimdi onu karşısındaki bu kızdan nasıl isteyecekti ki? Bunu düşünürken sarı saçlı ve donuk mavi gözleriyle onu bir sürüngenmişcesine sert bir şekilde süzen kıza doğru baktı. Kız bir şeyler mırıldanırken yavaşça ona doğru uzatmıştı mektubu. Larry buna sevinmiş olmalıydı ki, anlık bir gülümseme ile elini mektuba doğru uzattı. Fakat o kadar çabuk alamayacaktı bu mektubu. Kız ani bir şekilde mektubu kendisine doğru çekerken konuşmasına devam ediyordu. Söylediği sözlerin bir kısmı doğru da olsa, yeterince kızdırmıştı aslında genç büyücüyü. Kız küçümseyici sözlerini bitirir bitirmez mektubu yeniden Larry'ye doğru uzatmıştı. Bu sefer içinde bir oyun olmadığına emindi genç adam. Ve bunun neticesinde elini mektuba doğru uzatarak mektubu eline almıştı. Şu an endişe edeceği bir şey yoktu fakat bu kıza bir şeyler söylemesi gerekiyordu en nihayetinde. Okyanus mavisi gözlerini kıza doğru çevirerek dudaklarının arasından zihnindeki kelimeleri döküvermişti. "İyi, güzel. Söylediklerine anlam veriyorum fakat fazla abartıyorsun sanırım meseleyi. Yani sadece elimdeki mektubu yere düşürdüm. Ve uç uç tozu kullandıktan sonra dengemin bozulması olağan bir şey." diyebilmişti sadece. Ardından kızın kendini tanıtmasına karşın bunu karşılaması gerektiğini düşünerek yeniden söze başlamıştı. "Memnun oldum. Larry bende. Lawrence'ın kısaltılmışı oluyor. Evet ilk senem ve alışverişe daha yeni başlayacağımdan nereden başlayacağıma karar veremedim. Sende durumlar nedir?" dedikten sonra gözlerini kıza doğru çevirdi. Meraklı bakışlar ile onu süzerken vereceği cevabı merak ediyordu. Etrafında o kadar çok dükkan vardı ki, ilk olarak hangisinden başlayacağına karar veremiyordu. Ve buna ek olarak listesi de oldukça kabarıktı. Öncelikle bir asaya sahip olmalıydı fakat asa dükkanı biraz ilerideydi. Şu an etrafında cübbe dükkanı, aktar ve Gringotts mevcuttu. Bu seçeneklerden birini değerlendirmesi gerektiğini biliyordu fakat ilk olarak hangisine gideceğini düşünememişti henüz. Belki bu kızla birlikte yapabilirlerdi alışverişlerini. En azından şu anlık öyle düşünüyordu ki, bu tamamen karşısındaki kızın vereceği cevaba bağlıydı. Erica, güzel bir ismi vardı aslında. Fakat biraz soğuk bir tavır içerisindeydi genç bayan. Ve bu rahatsız etmişti aslında Larry'yi bir nebze de olsa. Bu şekilde soğuk karakterli insanlardan pek hoşlanmazdı. Ama her geçen gün yeni biri ile tanışacağı bu yolda her türlü insan olacaktı tabi ki. Kızın vereceği cevabı merak içerisinde beklerken gözlerini bir saniye bile ondan ayırmayarak düşüncelerini beyninde sabit tutmayı başarmıştı genç büyücü.
| |
| | | Erica Etheldreda Slytherin I. Sınıf
Galleon : 50 Mesaj Sayısı : 98
| Konu: Geri: Yeni bir başlangıç. C.tesi Ağus. 11, 2012 1:26 am | |
| Erica bir çocukta görülemeyecek kadar hissiz bakışlarıyla süzüyordu çocuğu şimdi. Beklediği gibi hemen kendini savunmaya geçmişti Erica'nın sözleri karşısında ki bu saldırıda başarılı olduğunu kanıtlıyordu. Kendini tutamayıp tekrar lafa atlayacaktı fakat iyi niyet takınma çabasını hatırlayıverdi. Sükunetini koruyarak karşısındakini dinliyordu şimdi, biraz da olsun bakışlarını yumuşatmaya çalışarak. Çocuk da kendisi gibi soyadını söylememeyi tercih etmişti. Acaba o da mı kendisi gibi aile isminden nefret ediyordu? Fakat bu sadece bir tahmindi. Erica soyadını söylemediği için o da söylememeyi tercih etmiş olabilirdi. Bu bir samimiyet göstergesi mi oluyordu peki? Oldukça basit bir şeyin üzerine bile bu kadar kafa yormayı nasıl beceriyordu böyle. Çocuğun adına odaklanmak yerine, soyadı üzerine teoriler kurmayı önceliği yapınca çocuğun adını hatırlamakta zorluk çekti bir an. Lester, Levi, Law... L harfi ile başlayan bir şey olduğunu hatırlıyordu fakat beyni pis pis sırıtarak hatırlamasını müthiş derecede engelliyordu şimdi. 'Sağol beyin. İlk arkadaşlık denememde de karşımdakinin ismini unutturman gerçekten çok işime yarıyor.' Çocuğun ismini hatırlama işini sonraya atarak hiçbir şey olmamış gibi sahte bir gülümseme takındı yüzüne. Zaten ona adıyla seslenmesi gerekmezdi şu an yanında olduğu için. Çocukta da art niyetli düşünecek bir tip yoktu zaten. Erica'nın adını unutması aklına gelecek son şey bile olabilirdi. 'Memnun oldum. Sanırım tanıştığım ilk birinci sınıf sensin. Bir yerlerde bunun uğursuz olduğunu duymuştum, yani ilk tanıştığın kişiyle kesinlikle sonradan anlaşamıyormuşsun. Ama batıl inançları saçma bulan birisi olduğum için önemsiz aslında. Vee, alışveriş işine gelince. Yanımda deneyimli birinin olmaması biraz şanssızlık oldu sanırım. Gördüğüm kadarıyla sen de yalnızsın? Bana kalırsa önce ufak tefek şeyleri halletmek gerekiyor, tabi bu sadece benim kendi fikrim. Sen ne diyorsun?'İlk tanıştığı birinin karşısında çok mu konuşuyordu ne? Aslında çok da konuşmuş sayılmazdı çünkü söylediği şeylerin çoğu boş şeylerdi. Genelde sessiz bir insan olduğu için dinleyici konumunu daha çok severdi fakat karşısındaki çocuğa nedense kanı ısınmıştı. Belki de onun da yalnız oluşundandı bu durum. Gerçi bilemezdi, geriden onu takip eden mutlu bir ailesi olabilirdi. Çocuğun ışıltılı gözlerine bakılırsa pek de Erica gibi ailesinden dışlanmış biri olduğunu düşünmüyordu. Uç uç tozuyla geldiğini söylemişti. Şimdi diğer aile üyeleri de tek tek şöminelerinden buraya geliyor olabilirlerdi. Lecy de mektubunu kovalarken onlardan uzaklaşmıştı. Şimdi ailesi gülüşerek gelecek ve beraberce alışverişe başlayacaklardı. İlk tanıştığı bu oğlandan da mutlu bir hayatı olduğu için soğuyacaktı.. Sırf kendisinin yok diye kıskandığı için.. Evet, mutlu insanları sevemiyordu. Daha doğrusu sürekli mutlu görünen insanları.. Ona göre herkes mutluluğunu içinde yaşamalıydı. Bütün gün etrafta sırıtarak gezmemeliydi. Mutlu olmayan insanları kıskandırmaktan başka bir şey değildi çünkü bu. O yüzden nefret ederdi suratında sürekli bir 'beni sev, dünyayı sev, herkesi sev, her şey çok güzel' ifadesi olan insanlardan, çünkü hayat hiç de öyle değildi. Kendisinin fazla güldüğü görülmezdi bunun için. Sahte gülümsemeler takınırdı çoğu zaman yerine göre. Fakat en son ne zaman içten güldüğünü kendisi bile hatırlamıyordu. Hatta öyle bir anısı olmuş muydu ondan bile emin değildi. Bu yüzden sürekli ruhsuz bir ifadeyle dolaşıp insanların mutluluğunu absorbe etmeyi kendine amaç edinmişti. Eğer kendisi gülemiyorsa, başkaları da onu gördüğü zaman rahatsız olmalılardı ve o şapşal gülümsemeleri suratlarından silinmeliydi. Bu onun için kolay bir oyundan ibaretti ve her zaman kazanıyordu. Karşısındakinin de huzursuz bakışları çoktan Erica'yı soğuk bulduğunun bir kanıtı gibiydi. Biraz daha sıcaklaştırmaya çalıştı gülüşünü elinden geldiğince. Çünkü şu an tek sahip olduğu kişi o sayılırdı. out: sokakta takılıp durcaz mı ahah beni yönlendirebilirsin dükkana girme şeylerinde falan benim için sorun olmaz. Aktar başlığında rp yaptığımızı da yeni fark ettim | |
| | | Lawrence Slorkié Hufflepuff I. Sınıf
Galleon : 50 Mesaj Sayısı : 35 Nerden : Şeker kamışlarının içinden.
| Konu: Geri: Yeni bir başlangıç. C.tesi Ağus. 11, 2012 8:08 am | |
|
Kızın bakışları değişmişti sanki bir anda ya da Larry o şekilde algılıyordu. Kim bilir, belki de artık aralarındaki soğukluk yavaş yavaş uzaklaşıyordu oradan sessiz bir şekilde. Kendince bir şeyler düşünüyor olmalıydı ki, zihninin doluluğunu bakışlarını sabitleyememek ile gösteriyordu genç cadı. Ve onu bu durumda iken konuşmaya zorlayamazdı Lawrence. Belki de, şu an onunla birlikte görünmekten bile çekiniyordu genç cadı. Oysa ki, ilk arkadaşların okul yaşantısında oldukça etkili bir yere sahip olduğunu duymuştu. Nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu düşünmeye, daha doğrusu bunu anlamaya çalışmaya başlamıştı bu sırada. Gözünün önünde binbir türlü karakterler canlanırken, Marquéz amcası ile oynadığı oyunlardan birinin içerisinde idi sanki. Oyunda çeşitli karakterler mevcuttu ve karşı taraf birini seçiyordu. Göz önüne getirilen ipuçları ile oyunun amacı karşıdakinin seçtiği karakteri tahmin etmekti. Oldukça zevkli dakikalar geçiriyordu bu ikili oyunu oynarken. Ve o anların gözlerinin önüne gelmesi ile kızın söylediklerine ve tavırlarına odaklandı. Oldukça soğuk davranıyordu kız ve bir o kadar da içten olmaya çalışıyordu. Kişiliği gereği uzak durması gerekirken, ona sert davranmasına engel olacak bir neden de mevcuttu genç bayanda. Bunun nedenini gerçekten merak etmiş olsa da, çözebileceğini zannetmiyordu o anda. Ve kızın sözcükleri ile yeniden kendine gelmişti küçük adam. Okyanus mavisi gözleri ile yeniden kızı kolaçan ederken, söylediği sözlerin hoşuna gittiğini fark etmişti bir anda. Birlikte alışveriş yapma fikri gerçekten muhteşemdi. Hem de bu şekilde ikisi de yalnızken bu gayet güzel olabilirdi. İlk kez yalnız çıktığı bu yolculukta yanındaki kişi ile yeni tanışmıştı ve bu duygu yaşadığı duyguların çoğundan daha da iyiydi. Çoğunlukla duygular ile ilgilendiğinden ve duygularını ön plana çıkarmayı gayet iyi bilen bir kişiliğe sahip olduğundan karşısındaki kişilerin de duygularını anlayabiliyordu bir nevi. Empati olgusu gelişmişti küçük adamda. Ailesini küçük yaşta kaybetmesi üzerine bütün hayatını amcasına bağlı olarak yaşamaya karar vermiş olsa da, duyguları onu her türlü çıkmaza sürükleyebilirdi yine de. Ve başına gelecek belaların sebeplerinin en başında da yine duyguları yer alıyordu. Bunun gayet de farkındaydı genç adam fakat buna karşılık olarak yapabileceği herhangi bir şey bulunmamaktaydı. Düşüncelerinden sıyrılmak için gözlerini kapatıp açtı. Ve ardından genç bayana doğru odaklanıp dudaklarının arasından kelimeleri döküverdi. "Umarım dediğin gibi olmaz. Ben de o konuda oldukça değişik şeyler duydum fakat dediğin gibi. Batıl inançlar bazen saçma olabiliyor. Aslında deneyimli sayılmasam da, buraya birkaç kez gelmişliğim var. Amcam ile yaşıyorum ve o da beni sık sık Diagon Yolu'na getirir. Fakat bugün işi çıktığından tek gelmem gerekti ve bundan hiç de rahatsız değilim. En azından seninle tanışmış oldum." dedikten sonra garip gülümsemesini suratına yerleştirip sözüne devam etti genç adam. "Dediğin gibi; öncelikle listede hafif olanları halledelim. Özellikle kazan, iksir şişesi takımı ve teleskop için şuradaki Aktar'a doğru ilerleyebiliriz. Beni takip et, öncelikle bunu bitirelim en azından." dedikten sonra kıza onu takip etmesini ima eden bir bakış atarak ve gelmesini gösteren el hareketi yaparak ilerlemeye başladı. Caddenin karşısına geçerek karşıda duran büyük pirinç harfler ile 'Aktar: Sihirli Malzemeler Dükkanı' yazısının bulunduğu dükkana doğru ilerlemeye başlamıştı. Onu takip eden kıza doğru dönerek "Burası işte. İçeriye girip ihtiyacımız olanları alabiliriz." dedi ve ardına kadar açık olan kapıdan içeriye doğru bir adım attı. Kıza karşı oldukça değişik davranıyordu. Resmen kendini küçük düşürmesinin yanı sıra, iyice aptal konumuna getirmesine ramak kalmıştı kendisini. Bu şekilde durmak istemese de şu anlık elinden bunun dışına bir şey gelmiyordu. İhtiyacı olanları almak üzere girdiği dükkandaki kadının ona doğru bakışlarını gördüğünde kıza doğru dönerek elindeki mektubu açtı. Tam olarak alması gerekenler burada yazıyordu.
| |
| | | Erica Etheldreda Slytherin I. Sınıf
Galleon : 50 Mesaj Sayısı : 98
| Konu: Geri: Yeni bir başlangıç. C.tesi Ağus. 11, 2012 10:50 pm | |
| Amcanla gelsen de o mektubu elinden kaçırırdın ya da bir sakarlık yaptığında oradaysam muhtemelen laf sokardım ve iyi kötü yine tanışmış olurduk. Diye düşündü Erica fakat bunu dışından söylememeyi tercih etti yine. Bunu neden yapıyordu bilmiyordu çünkü şu zamana kadar tanıdığı, tanımadığı çoğu kişiye sürekli kötü davranırdı. Laf sokma huyu onu hiç rahat bırakmaz, insanların eksik yönlerini arardı gözleri hep. Kendisinin mükemmel olmadığını biliyordu. Zaten insanların eksik yönlerini söylemesi de sürekli bundandı. Ben mükemmel değilim en azından bunu biliyorum, fakat insanlar mükemmel olmamalarına rağmen öyleymiş gibi davranıyorlar. Birinin onlara bunun aksini söylemeleri gerek her zaman. Ve bunu yaparken de zevk almam cabası. Aklından geçirdikleriyle beraber sadece kendisi ile konuşmaya devam ederek çocuğun işareti üzerine minik adımlarını sıralamaya başladı taş zeminde. Herkeste bir telaş, sanki alış veriş için son gün gibi davranıyorlardı. Karşısındaki çocuğun da yalnız olması Erica'nın onun hakkındaki düşüncelerine bir artıydı. Çünkü sürekli mızmızlanan diğer çocuklar gibi değildi en azından. Amcası gelememiş diye de pek üzgün göründüğü söylenemezdi. Ya da üzüntüsünü dışarı yansıtmayan bir tipti. Sahi neden amcası ile yaşıyordu acaba. Çocuk hakkında yeni şeyler öğrendikçe kendine yakın hissetmekten alamıyordu kendini. Biraz önce yalnız olduğu hakkında kurduğu teoriler kulağa doğru olabilirmiş gibi geliyordu şimdi. Doğrudan ona da sorabilirdi, fakat daha adını bile hatırlayamadığı çocuğun aile sırlarını ulu orta soracak değildi. Her şeyin bir yeri ve zamanı olduğuna inanan tiptendi Erica. Caddenin karşısına sıkışıklık içinde geçtiklerinde kendini Aktarın önünde buldu. Lerick'in ardından dükkana girdiğinde arkalarından kapandığını belli eden kapı zili tekrar çalmıştı. Dükkanın ötesindeki kadın zilin sesi ile onlara bir bakış atıp işine geri dönmüştü. Daha ne yapacağını bilmeden dükkanına dalan çocukları gözünden anlıyordu herhalde. Gerçi kadının yanlarına gelmediğine sevinmişti Erica. Böylece müdahele olmadan kağıtta yazanları rahatça alabileceklerdi. Sormak istedikleri bir şey olursa da gidip kadına sorarlardı nasılsa, bir yere kaçmıyordu ya? Lawy mektubuna göz atarken Erica da ceplerini arandı. Buralarda bir yerde olduğundan emindi fakat liste zaten karşısındakinde vardı. Gerçi daha samimiyet kurmamışken sürekli onun listesine bakmak istemesi pek hoş kaçmaz gibi duruyordu. Kısa parmaklı solgun elini cüppesinin cebine iyice daldırarak en altta kalmış kağıt parçasını çıkardı. Çok kere katlayıp oraya tıktığından biraz kırışmış görünüyordu ama yazılar hala okunduğundan bir sorun yoktu. 'Bir iksir takımı, kristal ya da cam; bir teleskop ve bir terazi takımı. Sanırım buradan alabileceklerimiz bunlar. Kazan'ı yarın geldiğimde kitaplarla beraber alacağım ben sanırım. Bir günde o kadar yüklenmek istemiyorum.' Mektubu tekrar cebine tıkıştırıp etrafa bakınmaya başladı Erica. Burası fazlaca Elmira'nın evine benziyordu. Teraziler; teleskoplar; cam ya da kristal olduğunu ayıramadığı bir çok boyda şişe; çeşitli haritalar; bakır, altın, paslanmış ve cilalı bir çok boyda kazan.. Ve daha sayamadığı bir çok şey sıralanmıştı raflara. Elmira'nın evinden daha düzenli fakat sanki daha az çeşit var gibiydi. O kadın Londra'da olmadığında dünyayı gezerek geçirirdi zamanını. Ve eski zamanlara aşırı ilgisi sebebiyle işine yarayan yaramayan hoşuna giden her şeyi toplardı evine. Annesi Elmira'nın evini görse önce bir çığlık atar, sonra evin pisliğinden durmadan şikayet eder ve işe yaramadığını düşündüğü her şeyi teker teker camdan dışarı fırlatırdı diye düşünüyordu Erica. Fakat kendisi seviyordu o evi. Evet, biraz -bayağı- tozlu olabilirdi çoğu şey. Fakat kadın yalnız yaşıyordu koskoca iki katlı evde ve bütün enerjisini çayhanesine verdiği için evle ilgilenmek için pek zamanı kalmıyordu herhalde. Erica biraz girişken, yardımsever ve biraz da enerjik olsa Elmira'ya yardım olsun diye biraz evi temizlemeyi düşünebilirdi fakat bu aklından geçecek son şeylerden biriydi. Misafir odası diye kendi odası temizdi sonuçta ve evin yaşamadığı diğer yerleri pek de onu ilgilendirmiyordu. Misafir odası da muhtemelen Erica gelmeden temizlenmişti, çünkü Elmira pek misafiri olacak tipten biri değildi. Zaten genelde onları çayhanesinde ağırlıyordu. Odasının hızlıca toparlanmış ve temizlenmiş olduğunun kanıtları, kenar köşe tozlarını unutmaya çalışarak terazilerin olduğu tarafa yöneldi. Altın olanlarından almayı saçma buluyordu. Evet, annesi her şeyin en pahalısından alması için onu sıkı sıkı tembih etmişti fakat bu kadar abartıya da gerek olmadığını düşünüyordu Erica. Zaten annesini bir dahaki yaza kadar görmeyecekti. Görüştüklerinde de 'çıkar eşyalarını en iyisini almış mısın diye kontrol edeceğim' gibi bir psikopatlık yapacağını düşünmüyordu. Genelde üzerine düşünülmezdi zaten. Teraziyi seçmeyi sonraya bırakarak iksir takımlarına yöneldi. Kristal olduğunu düşündüğü takımın şekli daha çok hoşuna gittiği için kristal olanları almayı aklına yazarak devam etti. Bu sırada Lucky de -iyice köpek ismi gibi şeyler hatırlamaya başladın beyin! Bul artık şu çocuğun adını! - diğer raftan bir şeylere bakıyordu fakat arkası dönük olduğu için neyle meşgul olduğunu doğru düzgün seçemedi. Kristal iksir takımı ve kadının genelde sattığı bir teleskopu bildirmek için dükkan sahibi olduğunu düşündüğü kadına doğru ilerledi. Bu sıra da o da arkadaki tozlu kutulardan ne olduğunu bilmediği cisimleri raflara diziyordu. Dükkan sessiz sayılırdı - en azından Diagon Yolu'na göre-. Dönen dünya haritası topunun sesi kulaklarında iyice büyürken yanında ısrarla onu döndürmeye devam eden çocuğa hızla dönerek gözlerini üzerine dikti. Konuşmasına gerek kalmadan çocuk aldırmaz bir şekilde döndü gitti. Tek parmağıyla hala dönmekte olan topu durdurarak kadının tarafına geri yöneldi. Raflardaki şeyleri incelemeye devam ederek yürürken gözüne çarpan top gibi şeylere rastladı. Nasılsa herkes raflardaki şeylere dokunup inceliyordu, onun da bir tanecik topu eline almasında sakınca görmemişti. Top eline alır almaz içinde bir kırmızı dumanımsı bir şey belirdi. Birden elinden düşürecek gibi oldu fakat son anda geri yakaladı topu. Bunlar hakkında okumuştu, hatırlıyordu, fakat ismi bir türlü aklına gelmiyordu. Aslında genelde unutkan bir çocuk değildi Erica. Fakat isimlerle gerçekten bir problemi vardı. Topu bırakmadan Lavry'e yöneldi ve topu göstererek. 'Bunun adını hatırlıyor musun? Bir türlü aklıma gelmiyor.' Bu sırada topun içindeki kırmızı şey hala oradaki varlığını koruyordu bir işaret verircesine. | |
| | | | Yeni bir başlangıç. | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|