Elijah Vainquer Mc'Reid St. Mungo Baş Şifacısı
Galleon : 50 Mesaj Sayısı : 58 Nerden : -
Kişi sayfası Özel Yetenek: Patronus: Irk: Büyücü / Cadı
| Konu: Elijah V. Mc'Reid C.tesi Tem. 14, 2012 10:17 am | |
| Karakterinizin Adı & Soyadı : Elijah Vainquer Mc'Reid Karakterinizin Yaşı : 25 Karakterinizin Kişiliği : Vain, oldukça vakur bir kişiliğe sahiptir. Ağırbaşlılık ve ciddiyet onun özünde vardır, başkalarına yardım etmeyi görev bilir. Zor durumda kaldığı zamanlarda ortamı toparlamaya çalışır. Asil kanda olduğunu farkındadır ama bununla böbürlenmeyi sevmez. Yerine göre kibirlidir ve kindardır. Okuldayken sevmediği kişilere hala sevmez ama söz konusu işi olduğunda özel hayatını bir kenara bırakır. Karşısındakinin hareketleri ve tavrı hoşuna gitmezse ortam gözetmeksizin fiziksel olarak zarar verir, olmadı onu yermeye çalışır. Büyüyü mümkün olduğunca az kullanmaya çalışır. Hasta insanlara oldukça kibar ve sevimli davranmaya çalışır. İstediğiniz Meslek : Baş Şifacılık Bu Mesleği İsteme Sebebiniz : Karakteristik özelliklerime uyması ve rol olarak kafamdaki malum kurgu... Örnek Rol Oyunu : - Spoiler:
6 Aralık 2000 Saat: 16.25 Paris/ Fransa [b] Zırr! Zırr! Mc’Reid’lerin kapıları çalıyordu. Sinsi ev cini cikleyerek demir dökme kapıyı açtı. Efendisini selamlayarak işine döndü. Elliot Mc’Reid dönemin Sihir Bakanıydı, bugün eve saatinden oldukça erken dönmüştü. Paltosunu çıkarmadan, elinde ki Bakanlık mühürlü mektupla, uzun koridorda hızla ilerliyordu. Mrs. Mc’Reid alonda eskitme yaptığı tablolarıyla uğraşıyordu. Genellikle kaşları çatık olan, bakımlı kadın; sanatla uğraşırken kendini daha huzurlu ve mutlu hissediyordu. Aslında böyle olmasını oğlu Elijah istiyordu. Annesinin ailesini yok eden Seherbazları hatırladıkça, psikolojik rahatsızlıkları başlıyordu. Aslına bakılırsa Acel’i görünce de böyle hissediyordu. Bu yüzden Acel pek sık eve uğramazdı. Ev cinleri olan Maupélaunt’ta gerekli iksiri Elijah hazırda dursun diye oluşturmuştu. Mr. Mc’Reid’in sesi koridorda yankılandı, asabiyet ve hayal kırıklığı yüklüydü “-Cleo! Elijah nerede?” dedi. Salondan her şeyden habersiz evin hanımı kıpırdandı. Antika sandalyeden alelacele kalarak uzağı göremediği için gözlüklerini hokka burnunun ucuna taktı. Koridorun sonuna doğru gözlerini kısarak baktı ve pelerininin eliyle çekiştirdi. Alnı kırıştı ve kocasının sesi tanıyarak “-Ne demek nerede, Elliot? Tabii ki Hogwarts’ta? Bu da soru mu? Ne yapacaksın?” diye art arda sıralayıverdi. Geçen hafta Hogwarts’a İksir Dersi vermek için giden Elijah’tan herkesin haberi vardı. Bu lafta bolca ima vardı ve tehlike çanları Cleopatra’nın beyninde çalmaya başlamıştı bile. Mr. Mc’Reid salona nihayet girip, her zamanki koltuğuna, başköşeye, bıçak sırtındaymış gibi oturdu. Elinde ki mektupları şamdanların olduğu salonun ortasında ki sehpaya doğru fırlattı. “-Oğlun hakkında ki suçlamaları oku! Hogwarts’tan atılmaması için ben aldım. Ama en kısa zamanda Darrence ile görüşeceğim. Bakalım bunları duyunca neler olacak? Tanrım bu çocuk ne beni, ne de ailemizin itibarını düşünüyor Cleopatra. İnan bana başına gelecekler müstahak. Zaten küçüklüğünde beri yaptığı şey… Bir yerden bir yere taşımak!” Mr. Mc’Reid itibarını ve saygınlığını her şeyden ön planda tutan bir iş adamıydı. Sihir Bakanı olmadan öncede böyle bir huyu vardı. Ailesinden aldığı terbiye hep üst zümrede ki insanlarla görüşmesini tenasüp bulduğundan çocuklarıyla sürekli olarak çatışma içerisinde olmuştur. Mrs. Mc’Reid kremli elleriyle elinde ki eskitme süngerini, aynalı konsolun çekmecesinde ki zarf açacağıyla takas ederek işe başladı. Tek seferde açtığı zarfın içini okuyabilmek için gözlüklerini geriye itti ve buz mavisi gözleriyle akıcı İngilizcesiyle okudu ve Bakan bir kez daha sinir harbi yaşadı. Şaşkınlık ve inanamamazlığın verdiği endişe onun aniden yere düşmesine ve şamdanlardaki alevin pelerinini tutuşturması sebep oldu. Kapıdan sevimsiz, duygusuzu ev cini Maupélaunt yetişti, elinde ki iksirle hanımını kurtarmaya çalıştı. Bakan’ın bağırtıları evde ki bütün herkesi seferber etti ve ardından olanları düşünmek bile ürkütücüydü. [b]"Bakan’ın sevgili eşi Cleopatra Mc’Reid, St. Priest Şifa Hastanesine 6 Aralık akşamı götürülmüştür. Bütün Şifacıların tek söylediği, zehirlendiği yönündeydi. Mrs. Mc’Reid son sözlerinde anlayamadığımız bir kelimeyi sayıklıyordu << O yapmamıştır…>>” Gelecek Postası
7 Aralık 2000
Saat: 14.48
Hogwarts/İngiltere Aniden buruş buruş yere düşen gazeteyle Ell ayağa kalktı ve odasında ki bütün iksirleri istemeden patlattı. Etrafta yoğun alkol kokusu baş gösterince kendine geldi. Şömineye doğru yaklaştı ve patlamayan bir şişeyi sönmekte olan kıvılcıma doğru patlattı. Kontrolsüzlüğü sevmezdi ama bazen olabiliyordu. Ateş yanmaya başladı. Elijah önüne oturdu, akyalarını altına aldı ve boğazında ki yumrudan kurtulmaya çalışarak, çatlak sesine engel olamadan konuştu “-Malikâneye haber… Maupé beni duyuyor musun?” “-Evet efendim. Acaba efendi Elijah ne istiyor?” “-Evde neler oluyor, hanımın nasıl? Evde kim var?” “-A, herkes iyi efendim. Merak edilecek bir şey. Herkes odasında istirahata çekildiler. Hanımım yok. İyi akşamlar efendim.” Derken gülmekten kendini alamayan sevimsiz cin ateşe elinde ki antika maşrapadan suyu döktü ve bir daha irtibat kurulmasını bir ihtimalle engellemişti. Elijah odasına giren baykuşle irkildi ve elinden başka bir şey gelmediği için hızla baykuşun ağzında ki mektuba sarıldı. İçinden yavaşça okudu ve gözlerine inanamayarak askıda ki deri ceketini aldı. Etrafı dağınık bırakamadı. Toparlamaya çalıştığı kâğıtlar, sanki bilerek düşüyorlardı; dökmeye çalıştığı sigara külleri, tenekenin dışına dökülüyordu; kapatmaya çalıştığı dolap kapakları tekrar tekrar açılıyordu. Asasını tek seferde sallamasıyla her şey rayına oturdu. Kotunun beline asasını sokarak odasından çıktı. Koridorda, onun ayak sesleri, odanın içinde de sönmüş şömine çıtırtısından başka hiçbir ses yoktu. Ell büyük ihtimalle çağrıldığı yere gidiyordu…
7 Aralık 2000
Saat: 15.00
Sihir Bknlğ/İngiltere “-Acel, bunu gerçekten ben yapmadım! O akşam, o masa da yirmi beş kişi vardı.” Diyebildi Ell. Bakanlıkta ki kardeşine olayların izahını yapıyordu. Acel, bir Seherbaz’dı ve annesi tarafından pek sevilmez. Babası Elijah yerine bir tane daha Acel gibi oğlu olmasını her zaman söylerdi. Ell sakin kalırdı ama her seferinde içine atardı. Belki de ailesinde koyu Slytherin üyesi olmasının ve çatal dili bilmediği halde anlayabilmesini buna borçluydu. Karanlık güçlerde hep babası onu ezerdi. Sen başkalarını değil, kendini savunmazsın ahmak der dururdu. Acel sevimli ve aynı annesine benzeyen bir yetişkindi. Bakanlıktaki sekreter kızlar onu görünce Tez-tekrar Tüylerini düşürürlerdi. Muhtemelen şuan da Elijah’yı dinliyordu –her zaman yaptığı gibi- “-Haklı olabilirsin Ell, fakat bu duruşmayı iptal edemem. Herhangi bir delil olmadıkça –ki olsa bile yinede katılman gerekecek-“ Acel hiç böyle kardeşine karşı eli kolu bağlı kalmamıştı. Masasında ki kahvesinden tek bir yudum bile alamadan, ejderha derisi, katlanabilir, koltuğuna gömülmüştü ve sadece kalem çeviriyordu. Alnında ki ter damlacıkları masasında ki sarı ışıklı lamba sayesinde parlıyordu. Kardeşi göz göre göre Azkaban’a girecekti. Ell tekrar kendine hakim bir şekilde gözlerine bakarak ifade etti “-Ac, inan bana o konuşmadan sonra sadece seninle konuştum. Sonrasında zaten İstasyona kadar benimleydim. Sabaha kadar ki yorgunluktan sonra trenden inene kadar uyudum. Hogwarts’ta kiminle temasa geçebilirim ki? Buna izin verirler mi!? Darrence bana güveniyor!”deyince Acel durdu ve kinle yere doğru tükürdü. Aralarında yıllar önce geçen bir davaydı bu, Hogwarts Müdürlüğü içindi. Belki Acel’in hakkıydı ama Darrece daha tecrübeli ve yetenekliydi. ”-Bana ondan söz etme!... Haklı olduğuna inanıyorum. Evet, benimleydin ama Bakanlıktan bilgi sızdırmış olman büyücülük dünyasında ki belirli kişilerce mantıklı geliyor. Bir hatada olsa sen ölümyien oldun… Bu hep böyle kalacak. Bakanlık oturumunu ikna edebiliriz ama asıl suçluyu nereden bulacağız?” gözleri kısıldı sanki kulaklarında büyük bir uğultu giderek artıyormuş gibi bir hal almıştı. Elijah cevapladı “-Kim olduğunu bilmiyorum ama Bakanlıktan birilerinin dışında bir tek ben orada olduğum için ihalenin bana patlamış olması beni çok etkiliyor. Acel aklıma gelenle-“ pof! Sesiyle Sihir Bakanı Acel’in ofisinde belirdi. Hemen konuşmasına başladı “-Acel oturum başl- Sen burada mıydın?” dedi son cümlesindeki duygusuzluğu vurgulayarak. Acel “-Baba, isterseniz gecikmeden gidelim, ha?” diyerek ortamdaki gerginliği azaltmaya çalıştı ve babasının pelerininin yakalarını düzelterek üçü birden Mahkeme Bloklarına doğru Asansörle çıktı.
* Tak! Tak! Sihir Bakanı’nın gür sesi oturuma yayıldı.”-Yedi aralık tarihli disiplin duruşması başlıyor.” Dedi kendinden emin ve kararlı bir şekilde devam etti. “-Gizlilik Nizamnamesi ve Yasaklanmış Nesneler Kanunnamesinde ki ve daha sayamadığım birçok ihlallerin tanımlandığı Yasaların, Foncé Estate, Schaloon, Fransa’da ikamet eden Elijah Jordan Mc’Reid tarafından işlenen suçlardan ötürü… Sorgu yargıçları: Eliot Lépreux Mc’Reid, Sihir Bakanı; Sebastian Moill, Sihirli Yasal Yaptırım Dairesi Başkanı; Igor Santa Escape, Baş Seherbaz; Steve Klarkson, Bakanlık Müsteşarı. Mahkeme kâtibi, Sherlyn Wilson, Savunma tanığı Acel Mc’Reid” son duyduğu Elijah’yı çok şaşırtmıştı. O kadar çok saçma şeyler düşünüyordu ki Acel’in burada olduğunu unutmuştu. Kısmen de olsa sevinç duygusuyla doldu içi. Sanki Felix Felicis içmiş gibi… “-Sanığa yöneltilen suçlamalar şöyle; -28 Kasım akşamı Foncé Estate’te Bakanlık harekâtı konuşmasının, Karanlık Tarafa iletilmesi; böyle bir şey yaptığını düşünüyoruz. O akşam bir tek Bakanlık dışında sen vardın ve Karanlık yanlısı olduğu düşüncesi Mr.Escape tarafından kanıtlandı. Öyle mi?” “-Hayır, Sayın Bakan, kesinlikl-“ “-Başka bir suçlama, Malikâne’de ki antika çanakları bizzat benim odama anahtar olarak ayarlamışsın? Bunun ne kadar ağır bir suçlama olduğunu biliyorsun değil mi?”Ve son bir suçlama daha annenizin sakinleştirilmesi için hazırladığınız iksirde bol miktarda zehir katıldığı fark edilmiştir. Bu bir cinayet suçlaması, kasten ve iksirde usta olmanıza rağmen böyle bir şey?...” “-Evet, ama o sadece huzur sıvısıydı ve bütün bunlardan sadece beni sorumlu tutmanıza, kendi annemi öldürmekle suçlamanıza itiraz ediyorum.” Diyebildi sadece, şok olmuştu. Avuçları terliyordu ve tırnakları avuçlarına batıyordu. Acel sadece suratı asmakla ve olanlara karşılık veremeyerek cevap veriyordu. Annesinin zehirlendiği doğruydu ve evdeki çanaklar sadece tren otogarına gidiyordu. Acel vardı ve beraber anahtarla gitmek zorunda kalmışlardı. Evde cisimlenilemediğinden böyle bir çözüm üretilmişti. Babası Sihir Bakanı olduğundan Acel ona şahitti, Hogwarts’ta olduğuna ve oradan böyle bir bağlantının kurulamayacağını biliyordu. Hadi Ac! Diye içinden söylendi. Nihayet Acel konuşmaya başladı. Boğazını temizledi ve titremesine engel olarak elini kaldırdı. “-İzninizle Sayın Bakan; Mr. Mc’Reid’e yönlendirilen suçlamalara itiraz ediyorum şöyle ki; Bizzat o akşam benimleydi ve sabaha kadar sadece hazırlıklarını yaparak geçirdi ve İstasyon’a çanakları kullanarak gittik. Sebebi malumunuz evden cisimlenemiyoruz. Böyle bir aile istihbaratını söylemeniz çok abes. Ardından trene bindi ve büyük bir ihtimalle uyumuştu çünkü o akşam gözlerinden uyku süzülüyordu. Tren’den inme ihtimali Hogwarts’a kadar Bakanlık çerçevesinde durması yasak. İksir konusuna gelince, İksiri hazırlayan oydu ve emin oldun bunun hakkında hiçbir şey bilmiyorum…” derken alnında atan damarı eliyle tutarak yerine oturdu. Ardından Bakan aynı monoton ve gür sesiyle teyit etmek için gözlüklerini yavaşça burnunun ucuna kaydırdı “-Bu açıklamaya eklemek istediğiniz bir şey var mı, Mc’Reid?” derken kıpkırmızıydı. Elinde tuttuğu parşömenler çok kırışmış bir şekilde titriyordu. “-Hepsi doğru Sayın Bakan, sadece iksir konusunda tekrar bakılması gereken şeyler var. O sadece huzur sıvısıydı…” Elijah yalvarmış mıydı yalvarmamış mıydı bilmiyordu. İftiradan hoşlanmıyordu ve buradakilerin birçoğu Hufflepuff’tı, adaletli olun baylar diyesi gelmişti! Bakan eliyle susturdu ve Elijah yavaşça yerine oturdu. Kilişe laflarına devam eden Bakan “-Sanığın beraati yönünde oy kullananlar?” dedi. El kaldıranlarda sadece Acel, Igor, ve birkaç Büyüceşüra üyesi vardı. Ardından sayım yapıldu ve ikinci, ölüm sorusu geldi. Ell ensesinde ki ter damlacıklarını hissediyordu. Yukarı doğru baktı ve Tanrı’ya yalvarırcasına gözlerini yumdu. Bakan boğazı tıkanmış gibi duraklaya duraklaya sordu “-Sanığın Azkaban’a yollanması yönünde oy kullananlar?” hemen hemen herkes oy kullanmıştı. Bakan bile… Hemen sonra tokmağın kulakları delici tak! Sesi duyuldu ve sonuçlar açıklandı. “-Sanığın Azkaban’a gönderilmesine karar verilmiştir!” Elijah ellerini itiraz etmeden Seherbazlara teslim etti. Bir kolundan Acel tutuyordu, diğer kolundan Igor. Elijah hemen kapıdan dışarı çıkarıldı ve Bakan gözyaşlarına boğulması gerekirken iş arkadaşlarıyla gülümseyerek bir konudan söz ediyordu. Oturum neredeyse dağılmıştı, Elijah’nın oturduğu deri koltuk içine geçmişti. Büyük bir iftiranın, Bakanlık tarafından onaylanmasıyla Acel sessizce ağlayarak kardeşini elleriyle Azkaban’a götürdü. Bütün haberlerde acımasız Bakan’dan söz ediliyordu. Asla yapmayacağı öngörülen oğlundan bahsediyordu. Darrence üzülerek Hogwarts’ın yeni bir İksir Üstadına ihtiyacı olduğuna dair dedikodular dolaşıyordu…
12 Aralık 2000
Paris/Fransa
"Elijah Mc’Reid, Azkaban’dan kaçtı! İçinde oldukça güç yakalanan 4-5 hainle beraber toplu kaçış yaptıkları tespit edildi. Katil grubu en son Hogsmeade'de görüldüğüne dair bilgiler var. Hogwarts haftasonu gezilerini iptal ettiğini bildirdi. Bakan “En kısa zamanda bulunacaktır, sizi temin ederim” derken tedirgindi." Gelecek Postası
"Acımasız Bakan’ın, oğlı Elijah Mc’Reid, dün akşam saat 11 sularında yandaşlarıyla beraber kaçtı. Katil'in kokusu hala Paris sokaklarında eserken, Azkaban’dan kaçabilen 2. Mahkûm olarak Saint Gorphius’ta tarihe geçti. Işıklı Şehir didik didik aranıyor." Lé Journeé Gazetesi Yağmur lanetli bir sabahı temizlemek için yağıyordu. Nehrin her iki yakası da korunuyor, sokaklar sadece Seherbazlarla dolup taşıyordu. Eiffel Kulesi hiç bu kadar ziyaretçisiz kalmamıştı. Şimşek şehri çevreleyen dağların üstünde cambaz misali sıçrayıp dururken Foncé Estate’den bir çığlık yükseliverdi. Evin gündelikçisinin sesiydi ve balkonun penceresinde kaçak mahkûmun silueti göründü. Aslında seçememişti ama hatlarında yanılmamıştı masum cadı. Birden patronusunu çıkarıp, Bakan’a söyleyebileceği son sözlerini sarf etti. Gelinciğe benzer bir yaratık fırladı, sahibine geri dönebileceği meçhul bir şekilde gitti. Ardından tüm pencereler yağmurun orta yerinde büyük bir sesle patladı ve perdeleri yırtarak halılara saçılan camlar parkeleri de çizmeyi es geçmedi. Kadın tekrar bir çığlık koyuverdi. İçeriye pencereden giren Elijah mıydı, bilinmez. Gözlerinin altı mosmor, saçları uzamış ve birbirine dolanmış üstelik yağlanmıştı. Sakalları da boynuna kadar inmeyi ihmal etmemişti. Cleopatra’nın hala o akşamdan kalan tablosuna gerisin geri çarparak yere düştü. Elijah aynalı komodinden asasını alarak işe başladı. Duygusuzca kadını tek hamlede çığlıklara boğarak öldürdü. Sesi nihayet fark ederek gelen ev cini iri cam mavisi gözlerini Elijah’ya dikti. Sinirlendi ama efendisine zarar veremezdi. Herhalde siniri, rahatını bozdurmasına fırsat vermeyen gündelikçinin ölmesine, işlerin -yaşarsa eğer- ona kalmasındandı. Ell, ayağıyla cesedin üstünden geçti ve çaresiz gibi görünen cini üstündeki paçavradan yakaladı. “-Seni pis, iğrenç, kokuşmuş lanet kukla!... Toplantıdan, Ombré’ye söz taşıyan sendin! Sakın bana yalan söylemeye çalışma! Azkaban’da ki birkaç ölümyiyenden senin kullandıldığını duydum!” titremeden bağırtılarla cine hesap soruyordu. Üstelik cinin yalvarmalarına aldırmadan.”-Çanakları değiştiren sendin, Azkaban’a da girmeme sen sebep oldun! En önemlisi seni pislik, annemin ölümünden sen sorumlusun! Bunu ödeyeceksin, alçak!” cini önce sertçe duvara vurdu ve ahşap zemine düşüşünü izledi. Bakan ve Seherbazları neredeyse gelirlerdi. Cin kendine gelip konuştu “-Efendim affedin, istemeden oldu. Ombré iksiri sorunca değiştirmiş. Beni kandırdılar efendim, asıl onu cezalandırmalısın, bana antikalarımızı geri vereceğine yemin etti… Lütfen bana inanın!” o sırada kapıdan büyük bir gümbürtü koptu. Dışarıyı saran Seherbazların haricinde kapıda babasını ve Acel’i gördü. Acel hemen salona geldi “-Ell, kardeşim yapma! Lütfen!” derken ağlıyordu. Ell duygusuzca elinde tuttuğu mürver asayı avucunda çeviriyordu. “-Biliyor musun Ac, babamın seni seni sevmesi bile senden nefret etmeme yetti. Artık senide sevemiyorum… Sen baba! Hiç beni sevmedin! Varsa yoksa Hufflepuff’lı oğlun Acel hayatını meşgul ederdi! Nihayet istediğin gerçekleşti, istemediğin oğlunu büyük bir iftiraya uğrattın ve Azkaban’a tıktırdın. Ama ben yolunu buldum. Tıpkı büyük amcam gibi… A, söylemeyi unuttum değil mi? Büyük dedemin asasını sandığa saklamışsın ya, evet artık buldum. Onu sen öldürdün, asayı ondan sen aldın! Bu demek oluyor ki sen yok olursan ben güçlenirim. Eskiden güçte gözüm yoktu ama sana karşı koyamayınca delice isteklerim doğru. Tekrar sağol, Avada Kedavra!!” babası dizlerinin üstüne çöktü.Ardından kaskatı bir şekilde yüzükoyun yere yapıştı. Acel ağlıyordu “-Elijah, ne yaptın?...” diyebildi, elini yumruk yapıp ısırıyordu. Elijah duygusuzca fısıldadı “-Ondan kurtulduk kardeşim. Beni merak etme…” ardından hortum çıktı ve onu yuttu. Asla cisimlenemeyen evden cisimlendi. Ac parçalanan tabloyla her yeri yıktı döktü. Sonra asasını çıkarıp duvarda ki sihirli aynaya tuttu. Her zaman sessiz büyülerde harikulade olduğu gibi yeşil fıskiyenin önce aynaya oradan da göğsüne değmesine izin verdi. Mc’Reid malikânesinin her şeyi 12 yaşında ki Dexter’a kalmıştı. Kapıdan girdi ve etrafa soğukkanlılıkla baktı. Önce annesi sonrada ağabeyleriyle babası gitmişti. Büyük çelik kapıyı kapattı ve daha fazla yağmurla rüzgârın ailesini dağıtmasına engel oldu. Sanki artık kim kalmıştı ki?! Kapının önüne oturdu ve dizlerini karnına çekti. Gözlerinde daha önce bildiği ama asla yaşamadığı bir şeyi hissediyordu. Öyle bir duygunun eseri ancak gözyaşları olabilirdi. Ağlıyordu. Elini yanaklarına sürdü, iyice inceledi ve tadına baktı. Gözlerini kırpıştırdıkça bir başkası damlıyor ve sonunda hepsi yok oluyordu. Hayat dopdolu bir kadeh alkol, önemli olan içinden bir şeyler almak ve tadından ders çıkarmak. Ne kadar çok içersen o kadar önemli. Hayattan boş biri olarak çıkmak istemiyorsan, hayatı boşalt öyle git!
| |
|
Aphrodis Audrey Phyllis Ravenclaw I. Sınıf
Galleon : 50 Mesaj Sayısı : 297
Kişi sayfası Özel Yetenek: Patronus: Irk:
| Konu: Geri: Elijah V. Mc'Reid C.tesi Tem. 14, 2012 1:42 pm | |
| St Mungo Baş Şifacısı olarak ekleniyorsunuz.
| |
|