Tiny adlı evcinini yeni yollamış Diagon yolunun ortasında duruyordu. O sırada ev cini geri döndü ve Cübbe Dükkanı önünde annesi tarafından beklendiğini, acele etmesi gerektiğini söyleyip kayboldu. Ev cininin son söylediği biraz emir verir gibi geldiğinden kızmıştı ve cezalandıracaktı ancak şimdi annesinin - üvey olmasına rağmen öz ailesinden farkı yoktu- yanına gitmeliydi. Anlaşılan alışverişin kalanını annesiyle yapacaktı. Buna sevinmişti açıkçası. Onun nüfuzuyla işleri çabucak hallolacak gibiydi. Hızlı, ama çokta hızlı olmayan nazik adımlarla dükkanın önüne gitti. Orada Cassandra'ya öz ailesinin akrabası olduğundan benzeyen sevgili annesi duruyordu. "Ah, anneciğim. Ne için bu kadar yol gelip zahmet ettiniz? Açıkçası oldukça memnun olduğumu belirtmeliyim." dedi küçük bir hanımefendi edasıyla. "Küçük cadımı bu kadar önemli bir günde yalnız bırakmak olmazdı değil mi? Hadi işe koyulalım." dedi Cassandra'nın saçlarını okşayarak.
Anne kız dükkana girdiler. Bayan Ophella oldukça saygı gördü elbette. "Üç set siyah düz cübbe, bir adet siyah sivri şapka, bir çift koruyucu eldiven ve tane siyah gümüş işlemeli kış pelerini. Ah, bir de Slytherin armalı cübbe istiyorum." dedi. Kızının Slytherin olacağına emindi. Cassandra bir an gerilse de adeta bir meleğin ışıltısı yaydı etrafına. Bir kara meleğin ışıltısını.
İşleri fazla uzamamış anne kız ufak bir ara vermeye karar verdiler. Sonuçta birbirlerini neredeyse iki aydır görmemişlerdi, annesinin işleri nedeniyle. Bir süre kafeye gidip çaylarını yudumlarken muhabbet ettiler. Çayları bittiğinde ise Aktar'a gitmeye karar verdiler.