Hava açıktı. Kışın başlangıcına inat güneş gökyüzünde selenat yapıyordu adeta. Kuşlar göç etmeye başlamıştı. Çıkardıkları sesler Cassandra'yı rahatsız ediyordu. Diagon yolundaki seslerle karışması ise bunu daha da sinir bozucu hale getiriyordu. İkizi diğer işlerine koştururken Cassandra da kendi listesini farklı bir sıralamayla bitirmek için can atıyordu. Etrafına bakındığında pelerinsiz insanlar gördü. Garip giyinmişlerdi. Muggle soylu olduklarını anladığında yüzünü buruşturdu ve listesine baktı. Nereden başlayacağını bulmuştu. Bir cadıyı cadı yapan şey asaydı elbette. Kıymetli ruh eşini bulmak için sabırsızlığını belli eden hızlı adımlarla Olivander'in Asa Dükkanı'na gitti. Kapıdan girer girmez çalan zilin sesi onun varlığının habercisiydi. Heyecanını bastırdı, duruşunu dikleştirerek raflara bakınmaya başladı. O sırada yaşlı dükkan sahibi geldi ve ona asaları uzatmaya başladı. Her asa onda odundan başka etki bırakmıyordu sanki. Bir an ufak bir endişe duydu. Bir safkan, Cassandra Adele Jacqueline Black bir kofti olabilir miydi? Endişesini gizlemek ve mimiklerini sabit tutmak için büyük bir çaba harcadı. Asaları denemeye devam ederken, her odun parçası onun içindeki korkuyu arttırıyordu. Böylesine mükemmel biri! Yo, bu imkansızdı. Daha önce üvey annesinin asasını aşırmış ve etrafı talan etmişti. Ancak bunun için cezalandırılmamıştı elbette. O şımarık mükemmel küçük kıza kim karşı çıkabilir, tavır alabilirdi ki! Asaları denemeye devam ederken eline gelen bir asayı bırakmak istemedi. İşte bu asa onun için güçlüydü. Bu onun anahtarı ve kapısı olacaktı. Mutlak hakimiyeti mümkün kılacaktı onun için, derslerinde başarısına katkıda bulunacaktı. Sanki gizli bir kapının anahtarına, en güçlü engeli yıkmasını sağlayacak sihre ulaşmış gibiydi. Şeker ve çikolata dolu bir odaya kavuşmuş gibiydi. Gözlerini açtığında asadan çıkan kırmızı ışıkları gördüğünde bu muhteşem sükunetine bir mutluluk daha eklendi. Evet, o safkandı, o güçlü olacaktı.