Adınız ve Soyadınız : Mark Low
Karakter Özellikleriniz : İçinde aşırı bir adalet arzusu vardır, haksızlığa tahammül edemez. Her zaman güçsüzün yanında olduğu için ezilen tarafta yer almıştır, bu da dışlanmasına sebep olmaktadır fakat kolayca dost edinebilir. Kızlarla arası iyidir, onlara erkeklere davrandığı gibi dostça davranır. -karıya kızma sarkmaz yani- Ayrıca içinde tam bir sanatçı ruhu da vardır. Resim yapmayı ve hip hop müziğini sever. Ders içinde ise hiçbir yeteneği yoktur.. ne dersi kaynatır, ne de derse katılır. Sadece sıraya kafasını gömüp uyur. Öte yandan, maceracı bir kişiliğe de sahiptir. Öyle yerinde duramayan tiplerden olmasa da çabuk sıkılır yani. Her zaman bir adrenalin arayışındadır. (seçmen şapka sunar)
Karakter Kurgunuz : Belli bir şekle şemale giremeyen küçük çocuk (Mark) karanlık ve aydınlık taraf konusunda tarafsız kalmaktadır. Fakat yine de doğru olan yolu bulur ve hogwarts'tan mezun olur olmaz zümrüdüanka yoldaşlığına katılır. Bu sırada okuldan fazlası ile arkadaş edinmiştir bile, yani çevre sorunu asla yaşamamaktadır.
Aile Kurgunuz : Low ailesi önemli büyücüler yetiştirmiş olan ünlü bir ailedir. Annesi cadı, babası koftidir. Ancak Mark kan saçmalığına inanmamakla birlikte tahmin edilenden daha da güçlü bir büyücü olmaya başlamıştır zamanla, bu yüzden ailedekiler bile ondan korkmaktadır. Tek kardeş olarak büyümüştür.
İstediğiniz Özellik : Metamorfmagus
Özelliği İsteme Sebebiniz : Olağanüstü betimlemeler yapılabilir, böylece rp'de en zayıf noktamı, yani uzunluğumu arttırabilirim diye düşünüyorum. Ayrıca böyle ucubemsi bir tip güzel olur ya hogwarts içinde.
Yeteneğinizin Bulunduğu Bir Rp :
Yatağından neredeyse sıçrayarak uyanmıştı, hayatı boyunca almadığı kadar derin nefes alıyordu ve gözleri fal taşı gibi açıktı. Öyle bir kabus nasıl olur da bu kadar masum bir çocuğun rüyasına girebilirdi sanki? Başını silkeledi ve pijamasına baktı. Ter içindeydi.. zifiri karanlıkta bile ıslaklığı fark etmişti. Hemen yerinden doğrulup yorganı çevik bir hareket ile sonuna kadar açıktan sonra üst kattaki ranzasından inip yatakhanenin soğuk, beton zeminine çıplak ayakları ile bastı. Hala rüyasının etkisindeydi. Öyle kolay kolay kurtulabileceğini de sanmıyordu, çünkü bu onu derinden yaralamış bir kabustu. Fareyi andıran kısa boylu, şişman bir adam son derece korkunç bir mekanda kuzenini öldürüyordu asasından çıkan yeşil ışıklar ile.. "Böyle bir şey asla gerçekleşmeyecek.. asla!" dedi kendi kendine. Elini yüzünü yıkama gereksinimi duymuştu fakat bu saatte bunu yapabileceğinden emin değildi. Daha önce bırak dışarı çıkmayı, ayağa kalkmayı bile başaramamıştı ki bu saatlerde. Yine de sakinleşmesi gerekiyordu.. hırlamaya dönüşmüş olan nefes alış veriş sesleri kesinlikle hayra alamet değildi. Titreyen elleri ile karanlıkta asasını bulmaya çalıştı. Bunu yapabilmesi bir kaç saniye sürmüş olsa da nihayet hipogrif gagasından yapılmış olan uzun ve sert asa eline gelebilmişti. Uzun koridorda yürümeye başladı, hufflepuff ortak salonu diğer binalara kıyasla çok güvenli bir bölgedeydi ve slytherinde olmadığı için ilk defa kendini şanslı sayabiliyordu. Bütün o zindanlar.. zorbalar ve safkan bozuntuları. "Bir yere mi gidiyordunuz Bay Low?" Mark saatlerce suda kalmış bir insanın yüzeye ilk çıktığındaki haline benzer bir şekilde inledi korkudan. "P-profesör Sprout.. b-b-en sad-dece lavaboya gitmek istemiştim." ayrıca bu kadın bu saate ne yapıyordu ki koridorda? Onun ya yatağında ya da Mark'ın en nefret ettiği yerde, bitkibilim serasında olması gerekiyordu. Açıklayacak zamanı olmasa da biraz sakinleşebilmişti. Bunun tek sebebi ise uyanık bir yetişkine fiziksel olarak yakın olmasıydı o anda. "Sınıf başkanınızın haberi-" kadının ağzı açık kaldı, böyle bir şeyi ilk defa görüyor olmalıydı. Profesör Sprout'un gözleri Mark'ın gözlerinde değildi, daha yukarısına bakıyordu.. saçlarına. Mark'ın hissettiği karmakarışık duygular onu dönüştürüyor olmalıydı. Gözlerine kadar gelen saçlardan bir tutam tuttu ve bakmaya çalıştı. Beyaz? Bu yaşlı bir adamın grimsi tonlarında kır saçlarından değildi, daha çok sudan yeni çıkmış bir kuğuyu andırıyordu. Saf beyaz.. ne güzel bir renk! Fakat Mark'ın bunlarla uğraşacak vakti yoktu, kadına bir şeyler açıklaması gerekiyordu ve eğer bunu hemen yapmazsa iş çığırından çıkabilirdi. Metamorfmagusların hogwarts dışında yaşadıkları bir gerçekti, Mark ise büyük ihtimalle bu kurala uymayan tek büyücüydü. "Profesör.. konuşmalıyız." dedi takınabildiği en soğukkanlı ifade ile. O gün, Mark'ın en sevdiği profesör olmuştu Sprout, üstelik bitkibilimi de az da olsa daha çok seviyordu!